Bu ay, Peter Boettke’nin “Ekonomi eğitiminin Büyük UCLA geleneğindeki bir gücü” olarak adlandırdığı UCLA ekonomisti William R. Allen doksan altı yaşında vefat etti. Kendisiyle hem yüksek lisans öğrencisi olarak hem de sonrasında beraber çalışma ayrıcalığına sahip olduğum için, birkaç düşüncemi ifade etmek istiyorum.
Bill beni yüksek lisans eğitimimden çok daha önce etkiledi. Üniversite İktisat Bölümü’nden Armen Alchian ile birlikte kendisinin müthiş kitabını lisans eğitimim sırasında kullandım. Kitapta kullanılan açık ve kuvvetli dil beni şaşkına çevirmişti (Don Boudreaux, “Nobel ödüllü bazı kişilere nazaran işyerindeki ekonomik güçlere yönelik daha güçlü içgüdüler” ile “şimdiye kadar ekonomi alanında yazılmış en büyük on kitap arasında” diye adlandırmıştır) ki yüksek lisans eğitimim için UCLA’yı seçmemin önemli bir nedenidir bu. Sonrasında o kitabı öğretim asistanım olarak kullandım.
Bill’den ders alamadım. Ama onunla çeşitli serbest piyasa projeleri üzerinde çalıştım. Daha çok, ünlü Midnight Economist yayınlarıyla bağlantılı olarak çalıştım. Adına radyoda belirlenen zaman diliminde, 1978’den 1992’ye kadar genel bir izleyici kitlesine yönelik olarak ekonomi ilkelerini açık ve tutarlı bir şekilde geliştirdi. Bunu yaparken, aklımdaki bazı şeyleri “yakalama” imkânı buldum. İyi yazı yazmanın önemini gördüm. İyi bir tartışmaya yönelik “tat duyularım” arttı. Ve ben ekonomi ilkelerini anlaşılır bir dille “gerçek” insanlara iletme konusunda ikna oldum (ve öyle de kaldım), çünkü bence bu, dünyayı daha iyi hale getirmenin en potansiyel yoludur.
Yüksek lisans eğitimimi tamamlayıp oradan ayrıldıktan sonra Bill, Midnight Economist notlarını, sınıf tartışmasını canlandırmak için ilave sorular ekleyerek düzenlediğim favorilerimden bazılarının yer aldığı bir kitapçık için kullanmama izin verdi.
Bill Allen’la en yakın bağlantı aracım olduğu için, onun vefatını Midnight Economist’ten aldığım bilgeliğin bir kısmı ile imgelemek istiyorum, ki bu da kamu politikası söylemiyle keskin bir tezat oluşturuyor.
- Ekonomik analiz… derin olanı yüzeysel olandan, uygun olanı uygunsuz ve yetersiz olandan ve uygulanabilir olanı işe yaramayandan ayırmak için, zarif araçlar ve titiz düşünce teknikleri, birikmiş öğrenim ve gelişmiş bilgelik ile desteklenmelidir.
- Kıtlık dünyası, doğası gereği zor bir dünyadır. Ama… insanların barışçıl ve üretken bir şekilde bir arada yaşamalarını sağlayacak hangi temel kuralları ve kurumları geliştirebilir ve benimseyebiliriz?
- İnsanlar genellikle kendilerine izin verildiği gibi kişisel işlerinde de yapmışlardır….Yoksulluğumuzun çoğu budala ekonomiden kaynaklandı – verimsiz kurumlar, uygun olmayan mülkiyet kavgaları, müsrif süreçler, güçten düşüren politikalar.
- Ulaşılabilir dünyaların en iyisi de yine de bir kıtlık dünyası—ve dolayısıyla bir seçenekler, maliyetler ve rekabet dünyası olacaktır. Ancak iyi ekonomi, zor bir dünyada iyi olmasa bile en iyisini yapmamıza yardımcı olacaktır.
- Verimli üretim ve değiştokuş ile piyasa süreçleri… birbirimizi sevmemizi ve birbirimizle işbirliği yapmak için saf kalpten ilham almamızı gerektirmez. Piyasa kurumları ve fiyatlar, özel sektöre ait kaynaklarımızı iyi kullanmak için seçenekler ve teşvikler sağlar… Başkalarına değerli mal ve hizmetler sağlayarak bireysel olarak zenginleşiriz.
- Piyasanın uygun temel kurallarıyla, – oldukça şaşırtıcı bir şekilde – açgözlü içgüdüleri ve agresif eğilimleri karşılıklı avantajlara ve kamu yararına kanalize edebiliriz.
- Rakip alacaklıların arasındaki malları savaşarak ve güç kullanarak paylaşır mıyız? Bu, intihara giden anarşik bir yoldur. Devletin verdiği emirlerle paylaşır mıyız? Bu da ancak boğucu bir baskı olur. Piyasa süreçleri aracılığıyla paylaşır mıyız? Bu verimli özgürlüktür.
- Müzakere edilen uyum… bir mülkiyet kullanım hakları meselesidir. Bu haklar devlete ait ayrıcalık dağıtıcısı üçüncü bir şahsa dayandığında, toplum ve firmalar kaçınılmaz olarak savaşır ve kaynaklar kötü bir şekilde kullanılır, çünkü alternatifler kısıtlanır ve maliyetler göz ardı edilir. Ancak bu mülkiyet hakları özel mülkiyete geçtiğinde, siyasi güç için yapılan gasbın yerini pazar müzakereleri alır ve diğer tarafın çıkarlarına başvurmak suretiyle ikna yolu kullanılır. Seçim… zor değil.
- Bireysel seçim özgürlüğü, piyasa denge fiyatını ödeyen ve alan insanların bulunduğu kıt bir kaynağın sosyal olarak verimli kullanımı ile uyumludur ve aslında bunun için gereklidir…Daha fazlasını elde etmek için, kişi başkalarının istediğini verimli bir şekilde üretir… ne üretici ne de tüketici… isteklerini diğerine dayatmaz. Her birinin yalnızca alım veya satım teklifleri sunma hakkı vardır.
- Başkalarının tercihleri ve değerlendirmeleri ne olursa olsun, her kişi kendi durumu için uygun ve geçerli karar vericidir.
- Özgürlük, teklifler arasından seçim yapma hakkı anlamına gelmelidir…Bana seçenekleri verin ve sonra kendi seçimlerimi yaparken kenara çekilin.
- Amaç, kaynakları verimli kullanmak olduğunda, özel mülkiyetten, fiyata bağlı ekonomiden daha iyi bir düzenlemeye insanın aklı ermemiş ve daha iyisini insan yapımı entrikalar geliştirememiştir.
- Piyasa, dostça olmayan bir dünyaya uyum sağlama ve hayatta kalma enerjileri üretir.
- Ekonomi, ahlak ve etiğin nihai belirleyicisi konumunda değildir. Aslında, ekonominin ahlak ile ilgisi yoktur, ekonomi sadece belirli neden-sonuç ilişkilerini –tarafsızca– açıklamaya yardımcı olan bir düşünce tekniğidir. Zorlama olmadan gerçekleşecek alış-verişte, her iki taraf da kazançlı çıkar ve başka kimse de zarar görmezse, şurası açıktır ki, bu işin olmaması için hiçbir sebep yoktur.
- Ahlaki ayıp… sistematik düşüncenin yerine geçmez.
- Hükümet mesajı engellemezse, insanlar kendi çıkarları doğrultusunda piyasayı dinleyecek ve ona uyum sağlayacaklar…Ama… faydalı işleyişini boşa çıkarab3iliriz.
- Politik özellikli kişiler genellikle çok iyi iktisatçılar değildirler.
- Dünyayı anlamaya değil, verilerle oynamaya ve politik bir amacı teşvik etmeye hevesli olanlar var.
- Kontroller… sadece müdahale, kıtlık, daha az zenginlik ve çok fazla kişisel özgürlük kaybı getirir.
- Sözde bir “adalet” ruhu ile ve “eşitlik” için çaba göstererek, bazen en yüksek fiyatları şart koşuyoruz…Böyle bir şart kıtlığı ortadan kaldırmaz. Rekabeti ortadan kaldırmaz. Aksine, yalnızca bir rekabet biçimini kısıtlar, bu nedenle artık alternatif biçimler kullanılmalıdır.
- Oliver Wendell Holmes, çok düşük vergilendirmenin olduğu bir çağda, “Vergi uygar toplum için ödediğimiz şeydir” dedi. Ancak daha fazla vergi her zaman daha fazla uygarlık getirmez.
- Piyasa ile karşılaştırıldığında….Devletin temel sorunu, yetersiz kurallar, hatalı rehberlik ve etkisiz kısıtlamalar sağlayan eksik kurallar ile aynı derecede bir etik eksikliği değildir.
- Hiçbir politikacının piyasaları altüst eden kıvrak hilesi bizi zengin yapmaz.
- Ekonomi dünyasında….Düşünce sürecini aşırı hızlı bir şekilde durdurarak, sadece sorunların ve politikaların etkilerinin anlık özelliklerini not ederek, dolaylı imaları ve sonuçları görmezden gelerek kendimizi kolayca yanıltabiliriz.
Huzur içinde yat Bill. Dersler için teşekkürler.